Son güncelleme 7 Mart 2024 - 17:25
21 Mar 2017 Güncel, Manşet Yanı, Röportaj, Sürmanşet, Türkiye 0
AKP, 3 Kasım 2002 seçimleri sonuçlarına göre tek başına iktidara geldiğinden bugüne kadar geçen 14 yılda neredeyse sıfırlanmış olarak devraldığı PKK terörüne, artık Amerikancı-dinci Fettullah ve dinci-vahşi IŞİD terör örgütlerinin de eklenmesiyle, ülkemizi her gün onlarca şehidin verildiği bir iç çatışma ve silahlı isyanın yaşandığı bir ortama sürüklemiş bulunmaktadır.
Gelinen bu baskıcı şartlar altında AKP, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “Başkan” yapmak üzere bir anayasa taslağı hazırlayarak Meclise getirecektir. Ön hazırlıkları yapılan anayasa taslağı için Başbakan “Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür” diyerek, muhalefet partilerini halkı tehdit etmektedir.
Bu tehdit artık, ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanının önüne kurşun atarak, daha sonra silahlı saldırı ile suikast düzenleyerek, CHP milletvekiline silahla saldırı yaparak giderek arttırılmaktadır.
Başkanlık Sistemi Diktatörlüktür
Basına sızan AKP anayasa değişiklik taslağında “başkanlık” için yapılan tanımların, AKP yetkililerince açıklandığı üzere, Amerikan sistemine % 95 benzetildiği ifade edilmiştir. ABD’den farklılık; çift meclis olmayışı ve “üniter” yapının korunması olarak görülmektedir. Başkan için istenen başlıca yetkiler aşağıda sıralanmaktadır:
Amerikan sistemi başkanlık
Başkan için istenen yetkiler, ABD anayasası ile başkana tanınmış olan yetkilerle uyumludur. Ancak bu başkanlık yetkileri konusunda önemli bir gerçekler merkez medyada Türk milletinden saklanmaktadır:
Amerikan devlet yönetiminin oluşumu tarihsel, sosyolojik ve kültürel açıdan Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine geçişe hiçbir şekilde benzememektedir.
17 Eylül 1787 tarihinde kabul edilen Amerikan anayasasına göre:
Görüldüğü üzere, ABD örneğinde Başkana anayasa ile tanınan yetkiler, 13 ayrı bağımsız devletin oluşturduğu federal bir devlet yapılanmasında vardır.
Türkiye Cumhuriyeti devlet yapılanması
Türkiye Cumhuriyeti, İstiklâl Harbi zaferimizden sonra 29 Ekim 1923 yılında “üniter” bir devlet olarak kurulmuş olup, ABD’ye hiçbir şekilde benzememektedir. Dolayısıyla federal bir devletten örnek alınacak bir anayasa değişikliği kabul edilemez.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrasında, Kuvayı Milliye döneminde yurdun pekçok yerinde vatanseverler halkımızca toplanan 30 dolayındaki Ulusal ve Yerel Kongrelerde ortaya çıkan “milli irade” beyanından sonra ölümsüz önderimiz Mustafa Kemal tarafından bütün kongrelerin birleştirilerek, 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM’nin açılmasıyla kurulmuş bir HALK CUMHURİYETİDİR.
Bölünemez, paylaşılamaz ve devredilemez egemenliğine “kayıtsız ve şartsız” sahip çıkan milletimiz; İstiklâl Harbi zaferimizle taçlandırdığı mücadele sonunda 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetimizi ilan etmiş ve tüm kuvvetlerin tek elde toplandığı monarşiyi tarihe gömerek, 1876 Kanunu Esasi ile başlamış olduğu anayasal yönetim sistemini, iktidarı yasama-yürütme-yargı arasında paylaştırarak kesin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan “parlamenter yönetim” şeklini benimseyerek çağdaş demokrasiler düzeyine adım atmıştır.
Bazen kesintiye uğramış olsa da 93 yıldır sürdürdüğümüz “parlamenter demokratik” yönetimimizin nimetlerinden yararlanarak 14 yıldır ülkemizi yöneten AKP çoğunluk iktidarı bugün; yasamayı işlevsiz, yargıyı bağımlı hale getirecek, demokrasimizin 93 yıllık kuvvetler ayrılığı ilkesi zedeleyecek bir “Başkanlık” hedefli anayasa değişikliğine kalkışmaktadır. Üniter ve merkezi devlet yapımızla bağdaşmayacak olan “Başkanlık” sistemi, DİKTATÖRLÜĞE geçişin ilk adımıdır. Bu adım gerçekleşirse, ülkemiz lâik devlet düzenini kaybedecek, bir din devletine ve ABD’nin isteğine uygun en azından iki bölgeli bir federal devlete dönüştürülerek bölünecektir.
Başkanlıktan diktatörlüğe geçiş
Türkiye gibi imparatorluktan cumhuriyete geçmiş olan devlet modelinde, başkanlık sistemi için bilinmesi gereken çok önemli bir örnek vardır:
Birinci Dünya Savaşından mağlup çıkan Almanya’da 9 Kasım 1918-11 Şubat 1919 arasındaki Geçici Cumhuriyet Hükûmeti Başbakanı Philipp Scheidemann’ın 9 Kasım 1918 tarihinde cumhuriyetin kurulduğunu ilan etmesi ile başlayan ve Ocak 1919’daki seçimler sonucunda Weimer kentinde toplanan kurucu meclisi “Alman Ulusal Meclisi”nin hazırladığı anayasa 11 Ağustos 1919’da kabul edilerek Almanya İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçmiştir.
Komünistler dahil bütün sol kanat meclisten dışlandı. O yıl içinde halkın bütün demokratik haklarına son verildi ve Führer’e kayıtsız şartsız itaat dönemi başladı. Bu kanun ile Reichstag’ın tüm yetkileri dört yıl süre ile kabineye devrediliyor ve çalışmalarına bu süre için ara veriliyordu. Ancak böyle bir kanunun onaylanması için parlamentoda üçte iki çoğunluk kararı gerekmekteydi. Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi tutanaklarına göre oylamanın yapılacağı gün parlamento Hitler’in milisleri SA’lar tarafından kuşatılmış, bazı sosyal demokrat parlamenterler içeri alınmayarak, Hitler’in Nasyonal Sosyalist Partisi baskı ile Reichstag’da çoğunluğu sağlamıştır.
Böylece Reichstag’da Nasyonal Sosyalist Partinin çoğunlukta olması, cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığın tek elde bütünleşmesi ile fiilen bütün yasama ve yürütme yetkisi Hitler’in elinde toplandığından, Cumhuriyet fiilen ve hukuken ortadan kalkmış, Hitler, Weimar Anayasasının cumhurbaşkanına verdiği bütün yetkileri sonuna kadar kullanmıştır. Hitler anayasasının özellikle;
– 46. maddesi ile verilen, “bütün memurların (Beamte) atanması ve azledilmesi” yetkisini kullanarak devlet kadrolarını kendisine biat edenlerle doldurdu.
– 47. maddeye göre Alman silahlı kuvvetlerinin tam yetkili başkomutanı oldu.
– 48. Madde [1] ile devletin yükümlülüklerine yerine getiremediği veya kamu güvenliğinin tehlikeye düştüğü hallerde Silahlı Kuvvetleri kullanma yetkisini fütursuzca ve sonuna kadar kullanarak orduyu halkın muhalif kesiminin üzerine sürerek, faşist Almanya diktatörlüğünü kurdu.
Silahlı Kuvvetleri kullanma yetkisini eline alan Hitler, tek yetkili olarak, diğer devletlere savaş açarak insanlığın karşılaştığı en büyük felaketin yaratıcısı oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi’ni bekleyen tarihi görev
Türkiye Cumhuriyetini kuran parti olarak CHP’nin önünde, cumhuriyetimizin bir “tek adam diktatörlüğüne” dönüştürülmesi gibi yakıcı tehlikeyi göğüslemek için tarihi bir görev bulunmaktadır. Bunun için:
Haluk DURAL
Millî Merkez Genel Sekreteri, 2.12.2016
* * *
Gelecek Partisi Bartın Belediye Başkanı Adayı Yasemin Dora Kurtkaya 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklamada bulundu. Başkan adayı Kurtkaya! […]
Suriye’nin Halep şehrinde bir tıp fakültesi kurulmuştur bunun amacı nedir? Vatandaş Hastanelerden Randevu Alamıyor! Yoğun Bakımlarda Yer Yok! MR, Tomografi […]
Rekabet Kurulu 19.10.2023 tarihli toplantısında, Antep fıstığı alımı ve satımı alanında faaliyet gösteren bazı teşebbüslerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi için Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına söz alan Kocaeli Milletvekili […]
Ülkede yaşayan yabancıların ve özellikle müslümanların sorunlarını hiçe sayan siyasi partiler yerine, Türkler tarafından kurulmuş ve tüm yabancıları sahiplenmiş DENK […]
rdeşlerin hizmet yarışına girmelerine teşkilat olarak büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi. BÜYÜK MUTLULUK DUYUYORUZ Mesut Ekrem, şöyle konuştu; 22 yıldır […]
Türkiye’de emeklilik sisteminin çıkmazlarını maddeler halinde sıralayan SGK uzmanı Özgür Erdursun emekli aylığı hesaplama sisteminin değişmesi gerektiğini belirtti. SGK uzmanı […]
Veriye dayalı teknolojiler ile dijital ekonomiyi destekleyen çok sayıda ve çeşitte ürün/hizmet gelişmekte. Kurum tarafından yapılan açıklamada; Ancak […]
TOKİ’nin 42 ildeki 492 arsayı açık artırmayla satışa sunacağına ilişkin konuya yönelik çarpıcı açıklamalarda bulunan CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. […]
Kocaeli Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatmanur Tüysüzoğlu 18 […]
07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...03 Ara 2020 0
Kıbrıs Gazisi, Emekli Yarbay ve Yazar Atilla Çilingir...07 Mar 2024 0
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Efes Selçuk Belediyesi ve Efes Selçuk Kadın Platformu işbirliğiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Sihirli […]