Son güncelleme 18 Nisan 2024 - 12:23
01 Kas 2016 Köşe Yazarları, Pervane MEMMEDLİ, Sürmanşet 0
Bir zamanlar XIX yüzyıl Türkiye jurnalistikasını basının karikatürü adlandıran Rus hem de Avrupa araştırmacıları yıllar otdukden sonra bu yayınların ülkenin sosyo-politik hayatında büyük rolünden konuşmaya mecbur oldular. Avropada basın ilk çıktığı günden ancak bilgi yaymaya hizmet etse de, Türkiye’de bilgilerle birlikte düşünce jurnalistikası da şekillenmeye başlıyordu. Avrupalı araştırmacıların yazdıklarının aksine bu ülkede yaşayan Ali Suavi, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınlar gündüz devlet kontrolünde memurluk yapıyor, çalışmalarını tamamladıktan sonra ise muhalif görüşlü meslektaşları ile bir araya gelip muhalif düşünceler yayan gazete makaleri yazıp yayınlayırdılar. Sarıklı ihtilalci: Ali Suavi, Hürriyet Önderi: Namık Kemal ve Hiciv Üstadı: Ziya Paşa basın kanalıyla siyaset ve kültür hayatına dilde sadelik, imla sorunu, resmi dil, edebiyat, tiyatro konusu, din-dil münasebeti, hürriyet ve meşrutiyet, kanun, vatan, milliyetçilik, medeniyet gibi yenilikçi öneriler getirdiler.
Medya tarihi herhangi bir ulusal kültürün önemli bir parçasıdır. Basın bilimsel, siyasi ve beşeri bilgiyi çoğaltır, bu ise insanların zihninin aydınlanmasına neden oluyor. Metbu sistemi geniş olan milletin zihni, fikri de açık olur.
Yani iktidarın üç kuvveti, birinci-kanunvericilik, ikinci-yürütme, üçüncü-hukuk organlarıdır. Bundan sonra basın gelir. Beşşar aleminde basının nüfuz derecesini halkın genel efkar-ümumiyyesi de göstermektedir. Öyle ki, basın ümumin fiyatını aldı, Avrupa’da onun gelişimi için geniş meydan açıldı, yayılma imkanı oluştu.
Türk kültürü çohasırlık köklere sahiptir. İslam Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca sadece çoğunluk nüfusunda tek baskın din değil, aynı zamanda devlet, eğitim, adalet ve kültür ideolojisi oldu. Dünya uygarlığının en eski kültürlerden bir alanında kurulan Türk basını genel olarak ulusal kültürün gelişmesinde derin geleneklerine – dinsel, etnik, etik, estetik dayalı olub bugün bile İslam geleneğini devam etmektedir.
Osmanlı‟nın aslî unsurunu oluşturan Türkler matbaaya ancak 1700‟lü yıllarda ulaşabildi.
III Ahmet sultan’ın bir kararı Osmanlı İmparatorluğu tarihinin bir dönüm noktası oldu. Din adamlarının atanması ülkenin kültürel ilerlemesine katkı verdi. Bu da dikkat çekicidir ki, matbaacılıgin ilk adımları dini kitaplar yayılması ile ilişkili olan Batı ülkelerinin aksine,Türkiye’de matbaacılık XVIII yüzyıl boyunca, seküler kültürün bir araçı olarak geliştirilmiştir. Bu anlamda Türkiye’de “Avrupa’ya Pencere”, matbaadan açılmış oldu.
Belirtmek gerekir ki, Türkiye’de ilk yayın organlarının Fransızlar tarafından üretilip Fransızca çap olunduğundan Türkiye’de hep Fransız gazetecilik okulunun gelenekleri güçlü olup.
Bu da tarihi denemelerden çıkmış bir gerçektir ki, Türkler başka halklara ve onların dil, din ve kültürlerine yüzyıllardır saygı beslemisler.
Hatta Padişah Sultan II Mahmut farklı diller konuşan bir topluluğu yönetmekte olduğu için herkese kendi dilinde ulaşmak istemiŞştir. Ve Türkçe Takvim-i Vekayi dışında Arapça, Farsça, Rumca, Ermenice ve Bulgarca nüshalar da yayınlanmıştır.
Ama Avrupa’da bunun tam aksini göre bilerik. Belə ki, Avrasiya gibi Afrika’yı işgal etmek iddiasında bulunan ve iki gazetenin büyük bir ordunun göreceği işten de büyük ölçüde geçerli işler göreceyini düşünen Bonapart Napolyon Almanya’da, İspanya’da, Mısır’da Fransızca gazeteler yayınlıyordu. Bu gazetelerin hiçbiri yerel halkın dilinde çıkmıyor, yalnız Fransızca oluyordu.Osmanlı şahlarından farklı olarak Fransa imparatoru B.Napoleon başka halkların dil, din ve kültürlərinə sömürgeci gözüyle bakıyor, sadece kendi mensup olduğu dil ve kültürü yayıyordu.
Türk gazeteciliği veya Tanzimat Dönemi basını denilince akla ilk gelmesi gereken kişi şüphesiz İbrahim Şinasidir .Çağdaşlaşma Dönemi Türk Edebiyatı‟nın kurucusu olan Şinasi,46 yıl yaşayan ibrahim şinasi, kısa süren ömrüne rağmen önemli yeniliklerde öncü rolü oynar. Bu öncülük onu hem teorik hem de pratik anlamda kültürel çağdaşlaşmanın gerçek lideri konumuna çıkarır. O lk gazeteci, ilk tiyatro yazarı, ilk bilimsel derleyici olması yanında ilk ideolojik şiirlerin şairi olarak da bilinir. Özellikle çıkardığı Tercüman-ı Ahval ve Tasviri Efkâr isimli özel gazeteler sayesinde, Türk düşünce hayatında özgür bir kamuoyu yaratmaya çalıştığı görülür.
Batıyı ve Batı edebiyatını yakından tanıyan Şinasi, Tasvir-i Efkâr‟ı bir çeşit edebiyat ve politika merkezi haline getirmiŞti. Özellikle edebiyatı, o zamana kadar belli bir zümrenin eğlence aracı olmaktan kurtarıp geniş halk kitlelerinin kullanımına sunmuştur. Bunu da büyük oranda başta Tasvir-i Efkâr olmak üzere çeşitli gazetelerde yayınladığı yazılarla başarmıştır.
Geçen yüzyılın ilk yıllarında Türkiye okullarından birinde olan bir Avrupalı tanık olduğu manzaradan çok şaşkın olmuş ve etkilenmişdi.Bele ki, öğretmenle öğrenci arasında giden diyalogda, Öğretmen memlekette en büyük saygıya layık olanın ismini söyleyin, diyor. Büyük Yaratanın, Sultan’ın, en sonunda ise yasanın adı cekilir.Bu hal ülkede demoktarik atmosferin okullarda bile yayılmasının görsel göstergesiydi.
Türkiye’de qazetlerle birlikte yeni dergiler da yaranırdı.En büyük mecmua “Fünun” toplusu idi. Derginin karakteristik özelliklerinden biri de bu idi ki, siyasi konumlu materyallere yer vermir,her sayısında ilginç malzemeler veriliyordu. Türkiye’nin basın tarihinde ilk kez gazetecilik tarihinin konumu bu dergide verilmişti.
“Sarıklı ihtilâlci‟ diye tarihe geçen Âli Suavi, cami kürsülerinde kalabalıklara karşı yaptığı hitaplar kadar, çıkardığı kitaplar, gazetelerle basın ve edebiyat tarihine geçer.Yazılarında bu konulara önem verer:
1)Dilde sadelik: 2)İmla sorunu:3)Din-dil münasebeti:4)Türk Dili’nin üstünlükleri:5)Resmî dil konusu:6)Kavramlar konusu:7)Edebiyat konusu:8)Tiyatro konusu:
Hürriyet Önderi kibi tarihe düşen Namık Kemal Tanzimat Dönemi‟nin önemli aydınlarından biri olub, edebiyat dünyasında hürriyet şairi olarak tanınır. Şinasi ile tanıştıktan sonra düşünceleri daha çok siyasi ve toplumsal alana yönelir, şiirinin konusu değişir. Namık Kemal Yeni Osmanlılar adını alacak olan cemiyete girer. Sonralar Avrupa‟da yaşayan N. Kemal, burada arkadaşları ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkarır. Namık Kemal‟in basın kanalıyla siyaset ve kültür hayatına getirdiği yeni öneriler, çağına göre ileri ve yenilikçi önerilerdir. Bu önerileri şöyle özetlemek mümkündür:
1-Hürriyet ve Meşrutiyet: 2) Kanun: 3) Vatan: 4) Milliyetçilik: 5) Medeniyet:
Hiciv Üstadı ismini kazanmış Ziya Paşa özellikle siyasi yazıları ile dikkat çekerdi. Ziya Paşa bu görüşlerini daha çok Yeni Osmanlı Cemiyeti‟nin önemli yayın organlarından olan Hürriyet‟te yayımlar.
Namil Kemal, Ali Suavi ve Ziya Paşa biliyorlardı ki, basın millet fertlerinin, gazetecilerin kişisel fikirlerini topluma yetirendir. O, döneminin kültür carçısı, kendi dönemi, başka dönemler hakkında gerekli bilgiyi insanlara ulaştıra bilir. Bir veya birkaç kişinin yeni fikirleri bin nüshası yayımlanan basın aracılığıyla kamuoyunun malı edilir, yayılır. Elbette, yeni fikirler, saadet ve gerçeğin yolunu kesen eski fikirlerle çatışmaktadır.
Basın halkın ulusal temsilciliğini üstlenen, onun görüşlerini belirtip yayan sosyal gözetlemektedir. Hükümeti değersiz işlerden sakındıran, onun yaptığı bir an bile gözden bırakmayan, ciddi esaslı eleştiriye revac veren, hataları açıp gösteren, hakim dairelerin yaramaz hareketlerinin karşısına demir set çeken de metbuatdır. Basının gayesi meşrute hükümetidir. Ancak bilinmelidir ki, bu hükümetin de kanun-kuralı ne kadar düz olsa da, o, halkın bağımsız hissiyyatmı gereğince anlayamayacak. Bu anlamda basın mutlak ve bağımsız iktidarlara üstündür. O, görüyor, yazıyor, gösteriyor, geleceğe bakıyor. Kendi eleştirel konuşmaları, tartışmaları aracılığıyla kamuoyunu heyecanlandırıyor, cemaatin öğretisini ve zekasını zenginleştirir, eybleri açıyor, hastalık ve yaraları sağaldıb giderir. (7)
Ali Suavi, yeni yayınlanmaya başlayan gazetede iki nokta üzerinde durmuŞtur. Bunlardan ilki gazetede kullanılacak dil meselesidir. Muhbir‟i, “söylenmesi caiz olan her şeyi söylemeye talip olan gazete” diye tanıtan Ali Suavi, her şeyden önce anlaşılır olmanın önemine değinerek gazetede, herkesin anlayabileceği biçimde Istanbul‟da kullanılan basit Türkçe‟nin tercih edileceğini ifade etmiŞtir. Üzerinde durulan ikinci husus, gazetenin aynı zamanda bir eğitim aracı olmasıdır. Muhbir‟in okullarda okunmaya elverişli bir gazete olduğunu belirten Ali Suavi, bu nedenle eğitime belirtmiştir.
Geçici olarak Avrupa‟da ikamet edildiğine değinen Ali Suavi, kendilerini “Yeni Osmanlılar” olarak ifade eden ve bizzat içinde bulunduğu grubu “Cemiyet-i İslâmiye” olarak adlandırmış ve amaçlarını, Osmanlı topraklarındaki eğitimin gelişmesine çalışmak şeklinde özetlemiştir. Hedeflerinin, okullarda okutulması lazım gelen kitapları kısa ve faydalı bir şekilde okullarda okutulabilecek uygun kitapları yayınlayacaklarını belirtmiştir. Gayelerini millete hizmet etmek olarak ifade eden Ali Suavi, haklarında kimlerin ne diyeceğini umursamadan millete hizmet etmekten geri durmayacaklarını dile getirmiştir. Gazetelerin medeni toplum olmanın bir göstergesi olduğunu belirten Ali Efendi, medenileşme noktasında yaşanacak gelişmelerin karşılıklı fikir alışverişi ile mümkün olabileceği kanaatindedir. Işte bu alışverişin ancak gazeteler yoluyla gerçekleşebileceğini dile getiren Ali Efendi, medeniyeti arzu eden milletlerin gazetelerin sayıca çoğalması için çaba sarf etmesi gerektiğini belirtmiŞtir. Avrupa‟nın esaretten kurtulup hürriyete ve medeniyete ulaşmasını matbuattaki gelişmelere bağlayan Ali Efendi, serbest matbuat olmayınca medeniyete ulaşılamayacağını ifade etmiştir. Bu nedenle matbuat hususunda hizmet ve gayret etmenin herkesin birinci vazifesi olduğu uyarısında bulunmuştur.
Hürriyet‟in ilk nüshasında diğer pek çok gazetedeki gibi görülen “mukaddime” başlığı yer almaz. Fakat Namık Kemal‟in kaleme aldığı “Hubbü l-Vatan Mine l-Iman”(Veteni sevmek imandan gelir.P.M.) adlı baş makalede gazetenin amaçlarına ve izleyeceği yayın politikasına dair bilgiler yer almakta bu gün de onun söyledikleri deyerini kayb etmemişdir.
Namık Kemal, yazısına vatan sevgisi ve bunun nedenleri üzerinde durarak başlamıştır. Vatanın dünyada her şeyden daha fazla sevgiye layık olduğunu belirten Namık Kemal, vatanın sunduğu nimetler karşısında kişinin onu kendi varlığından bile aziz tutması gerektiğini ifade etmiştir. Vatan sevgisi ve vatana hizmet etmeyi Osmanlıların herkesten daha fazla bilmesi gerektiğini belirten Namık Kemal: “Allah tarafından bir nimet olarak verilen bu vatan, verilen canlar ve dökülen kanların eseridir. Bu uğurda şehit olan ecdadımızın kemikleri topraktan çıkarılsa ülkenin her tarafında nice ehramlar, belki de hürriyetimizi düşman taarruzundan koruyacak istihkâmlar yapılabilir” diyerek vatanın niçin değerli olduğunu izah etmiştir.
Almanya’nın ilk İmparatoru Otto von Bismarck yüksek eğitimli insan ve mahir konuşmacı idi. Bismark basının nasıl güç olduğunu iyi bilir, devletin sorunlarının çözümünde karşısına koyduğu görevlerin yerine getirilmesinde, ileri sürdüğü fikirlerin gerçekleştirilmesinde bu yürürlükten beceriyle kullanıyordu. Almanya’nın ve Türkiye’nin basın tarihinde bu dönemle, Bismarck’ın gazetecilik, Türk gazetesi “Basiret” le ilgili çok ilginç olgu mövcuttur. 1869 Ocak 22 den İstanbul’da yayınlanan fikir gazetesi “Basiret” in redaksiyasında 1870 yılında fransız-alman savaşının başlaması ile ilgili istişare yapıldı ve gazetecilerden Mustafa Celaleddin paşa yayımlanan yazılarda Almanları desteklemeyi önerdi. Teklif beğenildi ve gazete yazılarında Almanların hak işini savundu, savaşın gidişi ile ilgili haberleri zamanında halka bildirdi. Dolayısıyla yayının tirajı arttı, hacmi büyüdü ve daha pahalıya satılmaya başladı. 1871 yılında “Basiret” in tirajı 11.000 nüshaya yükselmişti ki, bu da o döneme göre çok büyük tiraj düşünülüyordu. Fransız-Alman savaşı Prusya’nın galibiyetiyle sona erdikten sonra “Besireti” in baş editörü Ali bey Bismarkdan mektup aldı. Alman Şansölyesi savaşta Prusya’nın tarafında olduğuna göre onu Berlin’e davet ediyordu. Alman Büyükelçisi Ali beyi kabul etmiş, ona 500 altın £ 10.000 franklıq çek vermişti. Avrupa’ya giden Ali bey Berlin’de 29 gün kalmış, Bismarkla toplantı yapmış, Şansölye ona ek olarak 1.000 marka yardım göstermiş, bir de daktilo bağışlamıştır. İlginçtir ki, devlet başkanının herhangi gazetenin rehberine daktilo, kendisi de 1871 yılı Avrupası’nın yarattığı en son baskı makinesini hediye vermesi ilk olaydı.
Osmanlı basın tarihine bakıldığı zaman, gazetelerin birer medenileşme aracı veya göstergesi olduğuna dair yaygın bir görüş öne çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan yeniliklere dair verilen haberlerin, toplumsal dönüşüme katkı düşüncesi Namık Kemal ve arkadaşlarında da mevcuttu. Bu nedenle gazetelerin en büyük görevinin, medeniyete ilişkin gelişmelerden ve siyasal kurallardan halkı haberdar etmek olduğuna inanıyorlardı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın seçim sürecinde ilk icraatı olarak açıkladığı ve Cumhur İttifakı üyelerince 10 aydır bekletilen Tatlar […]
İBB 9’ncu seçim dönemi ilk oturumu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden üçüncü kez başarıyla çıkan Başkan Ekrem İmamoğlu tarafından açıldı. […]
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ve yeni seçilen 11 CHP’li ilçe belediye başkanı Anıtkabir’i ziyaret etti. Aras Anıtkabir […]
Gaziemir Belediyesi’nin 20-23 Nisan tarihlerinde düzenleyeceği 26. Gaziemir Ulusal Çocuk Şenliği halk dansları gösterileri, müzikaller, kortej ve konserlere ev sahipliği […]
Sandıklı Belediye Başkanı Adnan Öztaş, Yeni Arıtma Tesisi ve Akin Göleti hakkında açıklamalarda bulundu. Başkan Adnan Öztaş yaptığı açıklamada […]
Nisan ayı meclisinin ilk oturumunda gündem maddeleri gereğince meclis başkanvekilleri, divan kâtipleri, encümen üyeleri ve komisyonlarda yer alacak meclis üyelerinin […]
Kocaeli Merkezinde bulunan çorbacıda çıkan olay sonrası polis gelmişti. Tartışmanın uzamasıyla olay yerine takviye polis gelmiş, gözaltı sırasında zor […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye ve İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına ilişkin kanun teklifi verdi. İsrail’le […]
Uzay Kampı Türkiye, 17 Nisan’da gerçekleşecek özel bir törenle lansmanını yapacağı Aurora simülatörü ile, çocuklara ve gençlere sunduğu uzay bilimleri […]
Emekli ve doğum yapanlar için ilk adım atıldı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, uygun şartları taşıyan […]
17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...18 Nis 2024 0
İBB Afet İşleri Dairesi Başkanlığı AKOM verilerine göre, İstanbul’da rüzgarın kuzeyli yönlerden kuvvetlenmesi ile birlikte sıcaklıkların 13-17 derece aralığına gerilemesi […]