Son güncelleme 18 Nisan 2024 - 12:23
21 Şub 2015 Konuk Yazar, Köşe Yazarları 0
Önce ‘iç güvenlik’ nedir ve sözde muhalefetin Mecliste kıyametler koparmasına sebep olan bu paket Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Devletin iyi, onurlu, sorumlu, namuslu insan ve dürüst vatandaşlarının ‘iç güvenlik ihtiyacının’ ne kadarını karşılamaktadır. Teklif sahiplerine bilhassa bunu sormak, kutsal kitaplar ve medeni dünya emsalleri yönünden; Günümüzde, “suç teşkil ettiği halde” onursuzluk, sorumsuzluk, terörle iştirak, işbirliği, yardım ve yataklık gibi insanlık dışı nedenlerle müsamaha edilen, görmezlikten gelinen rezillik, aşağılık kepazelik ve her biri toplumsal barışı tehdit ve temelden tahribe yönelik suç unsurlarını sorgulamak lazım!.
İç Güvenlik (kamu düzeni ve güvenliği) nedir ve ne değildir:
İç güvenlik kapsamına öncelikle: Gıda güvenliği ve Güvenilirliği; Can güvenliği; Mal güvenliği; Irz/namus, onurlu yaşam, şeref ve haysiyet güvenliği; Hizmet, kalite, iş ve istihdam güvenliği; Sağlık, sigorta, Hastane, Hekim ve ilâç güvenliği.; Seyahat hürriyeti, araç-trafik ve yol güvenliği; Yatırım, kur, değer ve tasarruf güvenliği; Gelecek/istikbal, istiklâl, özgürlük ve bağımsızlık güvenliği; Tabiat, tarihi doku, ekoloji ve çevre Güvenliği; İnanç/lâiklik güvenliği; Kamu yönetimi, hakkaniyet, eşitlik, adalet, hukuk, siyaset ve demokrasi güvenliği ve özellikle “hükümet ve devlet kurumlarının millet adına denetimi” açısından Güvenilirliği!..
Buradaki “güvenlik” ve “güvenilirlik” betimlemelerine lütfen çok dikkat edin.
Zira devlet izafi bir kavram olup; Esasta, devlet demek, bizatihi hükümet demektir.
Daha açık bir anlatımla: Adına devlet denilen, belirli sınırları, bayrağı, toprağı, ordusu, polisi, kurum, kuruluşları, meclisi, başkenti, anayasası, yasaları olan sosyal, toplumsal yapıda; Irz, can, mal ve yaşam güvenliği var mı? İnsan unsuru, yani bireyler (fert) işletmeler, kurum ve kuruluşlar arası ilişkiler, eşitlik ilkesine uygun ve adil mi? Üretim-tüketim, gıda ve zorunlu ihtiyaç maddeleri insan sağlığı norm ve standartları ile objektif kriterlere uygun mu? İnsanlar diledikleri gibi inanıyor ve inandıkları gibi yaşayabiliyorlar mı? İş, meslek, seçilmiş, atanmış ve sair sosyal sınıflar arasında makul gelir, eşit koşullarda “sürdürülebilir” imtiyazsız yaşam var mı? Zenginler/fakirler ile atanmış ve seçilmişler arasında devasa ayrıcalık, dokunulmazlık ve uçurumlar gözlenmekte midir?..
En önemlisi de: Devlette rüşvet, iltimas, hırsızlık, yolsuzluk, namussuzluk var mı?
Cumhuriyet ve demokrasinin en temel insan hakkı olan imkân ve fırsat eşitliği var mı?
Eğer bu göstergelerden biri dahi negatif (olumsuz) ise, o devlette hükümet yok yahut, var da aciz, kalitesiz, yetersiz ve başarısız; Muhalefet ise inançsız, ilkesiz, onursuz, işbirlikçi, haymatloslardan müteşekkil, lânetli teşekküllerden ibaret demektir. Dahası var. Olumsuzluk had safhada ise hükümet edenler millî değil, milletlerarası emperyal koalisyonlar, beynelmilel mafya, çete veya oligarkların uzantısı, işbirlikçi payandası bağlamında telâkki olunabilir!..
İç güvenlik; Kamusal alanda düzen, disiplin ve istikrar; Dünyada itibar; İnsan hakları, adalet ve barış gibi ağır sorumluluğu mucip kavramlar telâffuz edildiğinde; Öncelikle, evvelâ hükümet ve muhalefette yulardaki insani, İslâmi, evrensel ve hukuki kriterler aranır. En öz’lü anlatım, tanım ve açıklama biçimi “Cumhuriyet” olan, Adalet ahlâkı ve eşitliğe dayalı Ebed-müddet devlet.; Şûra bağlamında onurlu/sorumlu, mutlak adalet ve hukukla kaim kavi, güçlü-kuvvetli, bozulmaz, sağlam ve sarsılmaz “Demokrasi”, nihayet: “Benim dinim bana, senin dinin sana” emri gereği “lâiklik” ilkesinin huzur, barış ve güvenle yaşanabildiği bir ülkede iç güvenlik sorunu olmaz. İşte bu ülkelere “demokratik hukuk devleti” denilir. Gerişi çetedir.
Bu anlam ve bağlamda Demokratik hukuk devletlerinde suç işlemek yasaktır.
Taammüden (bilerek ve isteyerek) insan öldürenler mutlaka öldürülür.
Hırsızlık, yolsuzluk, sorumsuzluk, hile, fitne-fesat, görevi ihmal ve suiistimal gibi kin, kir ve insanlık düşmanlığını muhtevi nedenlerle ölüme sebebiyet bir “idam” nedenidir. Başta Tevrat, Zebur ve İncil olmak üzere Kuran-ı Kerim’in müteaddit emri olan “öldüreni öldürün” emri her ne pahasına olursa olsun, mutlaka uygulanmak zorundadır. Görüşülmekte olan torba yasa tasarısında böyle medeni ihtiyaç ve insani zorunluluklara yer verilmediği görülmektedir.
Dolayısıyla İnsan hakları, adalet, hukuk ve demokrasinin varlığı iddia edilen ülkede; Mesai saatleri dışında ve izinsiz eylem yapılamaz. Eylemlerde patlayıcı, parlayıcı ve çevreyi tahrip eden silâhlar kullanılamaz. Devletin ve halkın malına zarar vermek, kamu güvenliğini tehlikeye atmak, çevreyi tahrip en ağır suçlardan olmak gerekir. Kamu veya özel mülke zarar verenler mutlaka bedelini tazmin ve tazminat ödeninceye kadar hapiste tutulmak zorundadır. Aksi takdirde başta yerel esnaf ve kamusal çevre olmak üzere, yasa, ahlâk ve özellikle hukuk dışı “anarşi, terör, tedhiş ve kamu düzeni karşıtı zorba” mütecavizler tarafından verilen zarar, hasar, tahrip, taciz, gasp, irtikap ve saldırılar sonucu husule gelen zarar.; Faillerine telâfi ve tazmin ettirilemediği takdirde yargı, hükümet, adalet ve hukuk şaibe ve töhmet altında kalır.
İÇ GÜVENLİK PARANOYASI
Sözde muhalefet namına birilerinin kıyametleri kopardığı ve Meclisi birbirine kattığı tasarıda bu husus, sadece 1. bölümde ve 2 madde halinde “pek muğlâk” olarak bahis konusu edilmektedir. Oysa dönem ile evrensel hukukun mutlak gereği olan uyuşturucu yasağının her düzeyde ‘satış ve kullanımı imkânsız kılacak’ derecede yasak ve aşılamaz katılıkta (mutlaka olması gereken) kesin tedbirler söz konusu değildir.
Daha önceki Antalya, Mardin, İzmir ve Aydın örneği vahşi tecavüz, alçakça, hunharca cinayetlere karşı idam cezası dâhil; Adaletli-faziletli önlem, haklı/mağdur ve müştekiden yana insani öneriler de yok! Oysa namusu ilga, ırza tasallut, tecavüz ve buna bağlı canice, vahşice vakıalarda halkın doğal olarak linç etme hakkı vardır. Gerektiğinde güven vermeyen yönetime direnme, kötülüğü kökten önleme ve kalıcı huzur adına linç eylemi doğal bir hak olarak kabul ve tescil edilmelidir. Ancak idam cezasının yeniden ihdası bu hakkın kullanımını önleyebilir. Katil’in yaşama hakkını savunanlar ise, primitif varlık, apaçık mutasyona uğramış manyaklar olarak kabul ve telâkki edilerek toplumdan dışlanmalıdır…
DİRENME VE LİNÇ HAKKI
En son Mersin/Tarsus cinayetinde olduğu gibi; Vahşet, alçaklık, şiddet, kir ve şeamet karşısında “kısas’a kısas” öngörmeyen ve “misliyle ceza vermeyen” mevcut uygulamaya karşı doğal cezalandırma, idareye karşı direnme ve linç hakkını kullanması vukuu itibarıyla gerçek ve suçu sabit olmak kaydıyla kullanılabilmelidir. Kaldı ki, medyada çok dillendirilen “kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayet”lerin yanı sıra; Bazı kadın görünümlü canavarlarca uygulanan erkeğe yönelik şiddet, baskı/gasp/irtikap/hırsızlık ve fiili taciz olaylarının da: “İnsan’a yönelik şiddet, zulüm, taciz ve tecavüz” başlığı altında yasalaştırılması gerekir.
DANIŞIKLI DÖĞÜŞ, BLÖF VE ANLAŞMALI İT DALAŞI
Üzerinde danışıklı döğüş ve it dalaşı yapıldığı izlenimini veren tasarıda bu hususların varlığı ve ağırlığı ne kadar? Cevap: Hiç! Peki, bunca kavga ve şeamet nedeni olarak gösterilen malum tasarıda ne var? Muhaliflerin iddialarına göre: Siyasetin silahlandırılması, Maske ve Molotof yasağının yanı sıra; “Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilâtını kendine, yani iktidarın siyasetine bağlamak”, “Ayrışmanın, kutuplaşmanın hat safhaya geldiği bir ortam da, belli bir siyasi anlayış silaha sahipken, muhalefetin silahsız olması faşizmin temel koşuludur.” Ayrıca, “iktidarın siyasi sicil ve ideolojisini dikkate alındığında, bu yasa iyi niyetle kullanılmayacağı aşikâr” denilerek, birbirinden saçma iddialar sürüp gidiyor.
OYSA! Jandarma ve sahil güvenliğin eskiden olduğu gibi Genelkurmay’a bağlı olması millet için bir güvencedir. Hiç değilse tarafsız olduğu düşünülür. Jandarmanın, siyasetten emir alır hale getirilmesi hususu; Öteden beri, gerek ABD yöneticileri ve gerekse, Türkiye içindeki temsilcilerinden hep söylenegelmiştir. Ama diğer taraftan; Bölücü örgüt yandaşları yakıyor, yıkıyor, saldırıyor, asker polis şehit ediyor. Cumhurbaşkanı, başbakan ve yetkililer: “çözüm süreci aynen devam edecek” diyor. Sorumlular: “biz de eylemler duruncaya kadar çözüm sürecini askıya alıyoruz” diyemiyorlar!. Bu teröristleri cesaretlendiren menfur bir taviz, çok acı ve utanç verici bir acziyet değil mi?..
Ya da, bütün dünyada dolar düşer, petrol ucuzlarken, ülkemizde menfur dolar, hayati gıda, zorunlu ihtiyaç ve kamusal hizmet fiyatlarında yapılan artışlar ne? Yazıklar olsun!…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın seçim sürecinde ilk icraatı olarak açıkladığı ve Cumhur İttifakı üyelerince 10 aydır bekletilen Tatlar […]
İBB 9’ncu seçim dönemi ilk oturumu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden üçüncü kez başarıyla çıkan Başkan Ekrem İmamoğlu tarafından açıldı. […]
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ve yeni seçilen 11 CHP’li ilçe belediye başkanı Anıtkabir’i ziyaret etti. Aras Anıtkabir […]
Gaziemir Belediyesi’nin 20-23 Nisan tarihlerinde düzenleyeceği 26. Gaziemir Ulusal Çocuk Şenliği halk dansları gösterileri, müzikaller, kortej ve konserlere ev sahipliği […]
Sandıklı Belediye Başkanı Adnan Öztaş, Yeni Arıtma Tesisi ve Akin Göleti hakkında açıklamalarda bulundu. Başkan Adnan Öztaş yaptığı açıklamada […]
Nisan ayı meclisinin ilk oturumunda gündem maddeleri gereğince meclis başkanvekilleri, divan kâtipleri, encümen üyeleri ve komisyonlarda yer alacak meclis üyelerinin […]
Kocaeli Merkezinde bulunan çorbacıda çıkan olay sonrası polis gelmişti. Tartışmanın uzamasıyla olay yerine takviye polis gelmiş, gözaltı sırasında zor […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye ve İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına ilişkin kanun teklifi verdi. İsrail’le […]
Uzay Kampı Türkiye, 17 Nisan’da gerçekleşecek özel bir törenle lansmanını yapacağı Aurora simülatörü ile, çocuklara ve gençlere sunduğu uzay bilimleri […]
Emekli ve doğum yapanlar için ilk adım atıldı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, uygun şartları taşıyan […]
17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...18 Nis 2024 0
İBB Afet İşleri Dairesi Başkanlığı AKOM verilerine göre, İstanbul’da rüzgarın kuzeyli yönlerden kuvvetlenmesi ile birlikte sıcaklıkların 13-17 derece aralığına gerilemesi […]