Son güncelleme 18 Nisan 2024 - 12:23
04 Tem 2015 Konuk Yazar, Köşe Yazarları 0
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’alı zindanlı saraylar;
Ey dahme-i mersûs-i havâtır, ulu ma’bed;
Ey gırre sütunlar ki birer dîv-i mukayyed,
Mâzîleri âtîlere nakletmeye me’mûr;
Ey dişleri düşmüş, sırıtan kaafile-i sûr;
(Tevfik Fikret)
Aldoux Huxley Cesur Yeni Dünya adlı romanda bir distopya (olumsuz ütopya) tasarlar. Romanda gelecekte her şeyin alınıp satıldığı insanların tüketim kölesine dönüştürüldüğü toplum yapısını anlatır. Makineler gibi insanlarında programlandığı bir toplum tasavvuru. Yöneticilerin kölelere köleliklerini sevdirdikleri ve itaatkarlığa zor kullanmadan boyun eğdirdikleri geleceğe dair bir toplum yapısı. Roman 1932 de kaleme alınmıştı. Günümüzden 500 yıl sonrasını tasavvur eden bir kehanetti. Çok değil.2000’li yıllarda yaşıyoruz.
Peki farklı mı?
“Kitleleri kırlardan nefret etmeye şartlandırıyoruz, aynı zamanda onları sevmeye şartlandırıyoruz. Tüm doğa sporlarının gelişmiş aletlerle yapılmasını sağlıyoruz. Böylece hem endüstriyel ürünler, hem de ulaşım tüketiyorlar.” diyor romanda…Her şey gibi doğa da metalaştırılmıştır.
Francis Bacon, “Bilgi güçtür” diyeli yine neredeyse 500 yıl geçmiş.Binlerce yıllık tarihten bir geçmişten, kültürel birikimden sonra günümüzde varolduğumuz ve yaşadığımız süreç Post Modern Toplum olarak adlandırılıyor. Yani bilgi ve uzay çağı. Artık mağara resimlerinden ve atların hızıyla yetindiği zamandan çok farklı bir dünyadayız. Ahmet Hamdi Tanpınar “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.”der. İnsan “hız” kavramının etkisinde bilginin kontrolünü kaybetmiş halde. Her şey çok çabuk değişiyor.İnsanlar bilgiye her zaman önem vermişlerdi. Eski toplumlar bilgeliği her zaman el üstünde tuttular. Günümüzde krallardan çok filozofların adlarını biliriz. Hatta hristiyanlık ona yücelik atfetti kutsallaştırdı tabi dinsel bilgelik olarak: Hagia Sophia (Aya Sofya) gibi anıtlaştırdı.
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diyordu Heraklitos. Çünkü değişmeyen dogmalara karşı toplumu hızla dönüştüren bilimsel fikirler yanyana savaşım veriyor. Yani “Fikirlerin çatışması değişimin başlangıdır.” Emre Kongar’ın bir kitabında yazıyordu sanırım “Üniversite Üzerine…” idi adı…
“Görülmeye ve duyulmaya değmeyen gerçeklere karşı ‘gözlerini kapamak ve kulaklarını tıkamak’ kesin inançlının özel bir yeteneğidir ve bu onun eşsiz cesaret ve azminin kaynağıdır.”diyen ve en liberal tezler ileri süren sivil toplumun sözcülüğünü yapan Eric Hoffler, “Tarihte büyük eser yaratan kişiler, hep büyük şehirlerde ortaya çıkmışlardı. Yaratıcı kişiler köyde, ormanda, kırda, dağ başlarında ortaya çıkmıyorlardı. Nasıl çıksın ki, yabancı şeylerin hoş karşılanmadığı ortamda ne yaratılabilir ki? İnsan şehirde insanlığını bulmuştur. Şehir olmaksızın insan da bir şey değildir. Ancak ne var ki insanı kokuşturan, dejenere eden de şehirdir. Eğer biz şehirlerimizi yaşayabilir ve yaşanabilir durumda devam ettiremezsek bazı büyük ulusların ölümünü görebiliriz” diyordu.
Tarihçi Henri Pirenne’e göreyse sivil toplum dediğimiz sadece idari siyasal değil dinsel otoritenin üzerine inşa ediliyordu. (Ortaçağ Kentleri). Bu kitapta Pirenne: “Gerçekten, 6.Yy’ın başlangıcından itibaren civitas sözcüğü, piskoposluğun merkezi anlamını kazanmıştır. Kilise, temelinin dayandığı imparatorluktan sonra varlığını sürdürürken, Roma kentlerinin varlığının korunmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Her kent çevresindeki kutsal alanın pazarı, o yöredeki büyük toprak sahiplerinin kışlık barınağı ve uygun bir yerde kurulmuşsa , Akdeniz kıyılarına yakınlığı oranında gelişmiş bir ticaret merkeziydi.” demektedir.
Peki farklı mı?
Yazıdan sonraki zaman dilimi günümüzden 5 bin yıl önceki upuzun evredir. Öncekinin ise milyonlarca yıl sürdüğü tahmin ediliyor. İnsanın bırakalım alet edevat yapmasını bir taşı yontabilecek aşamaya geçmesi bile binlerce yıla tekabül ediyor.Yazının icadıyla tarihli dönemler başlamıştır: Sırasıyla antik dönem, Paleolitik Çağ (Eski -Yontma- Taş), Neolitik Çağ (Yeni -Cilalı- Taş), Kalkolitik Çağ (Bakır Taş), Tunç Çağı ve Demir Çağı’dır. Neolitik devir yani taş döneminin son evresi “neolitik devrim” olarak adlandırılıyordu. Bakır madeninin bilhassa tunç ve demirin keşfi gelişme sürecini hızlandırmış yazının başlattığı kültürel gelişme ilk uygarlıkların ortaya çıkışını sağlamıştır. Kağıdın bulunması ve matbaanın icadı ise endüstriyel devrimden Yazılı tarih insanın bedensel evriminden kültürel evrime tam olarak geçtiği zamanı (çağ) kapsar.Yani kültürel devrelerden her biri bir taşa şekil verip onu kullanmakla eşdeğer. Avcılık ve besi toplayıcılığı insana ilişkin bildiğimiz tek ekonomik etkinliktir.
Ya kentleşmeye ilişkin olan kültürel evrim…
Saydığım bütün evreler taşın sonra madenlerin işlenmesinden ibaret. İklimlerin ısınması hayvanların evcilleştirilmesi kültürel gelişmenin birer halkasıydı. Mağaralarda barınan yüksek tepe güvenli kayalıklarda ev kuran insanın düzlük yerlere inmesi için binlerce yıl geçmesi gerekti. Çünkü insanın yaşaması için aşağılar hiç tekin değildi. Soğuk ve zor söz konusu idi.
Peki farklı mı?
Sanırım Coğrafyanın insan karakterini tayin ettiğine ilişkin değerlendirme İbn Haldun’a aitti. Napolyon’un da benzer bir sözü vardır:“Coğrafya ülkelerin kaderini belirler!” şeklinde. “Tek korktuğum düşman doğadır.” demesi de bu sözleri iklim ve yer şartlarından başarısız olduğu bir seferden sonra sarfettiğini düşündürüyor.
Kısaca özetlersek, o upuzun zaman dilimi olan paleolitik çağda insanlar henüz binlerce yıllık bilgi ve kültürel birikimden yoksun olarak mağaralarda yaşamak ve avcılık toplayıcılıkla yetinmek zorundaydı Bir sonraki neolitik çağda ise köyler kurup üretime geçebildiler… Kalkolitik dönemde üretimde uzmanlaşıp toplumsal gelişmelerle tanıştılar. Tunç çağı ise ilerlemenin başlangıç noktası oldu Karmaşık toplumsal yapılara ulaşması bu sayede oldu. İnsanlığın ilerlemesinin doruk noktası ise demir çağının başlamasıdır.
Jean-Jacques Rousseau, “Kentiyapılar oluşturur, ancak bu yapıları yapan yurttaşlardır” demiyor muydu. Yaşadığım kent Bursa bu insanlık gelişim evrelerinde hangi aşamalardan geçmişti, Bursa’nın tarihi nerede başlıyor ve hangi izlerde yaşıyor ve şimdi bu izler (buluntular) ne hallerdedir? Buna yanıt arıyordum…
Devam Edecek..!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın seçim sürecinde ilk icraatı olarak açıkladığı ve Cumhur İttifakı üyelerince 10 aydır bekletilen Tatlar […]
İBB 9’ncu seçim dönemi ilk oturumu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden üçüncü kez başarıyla çıkan Başkan Ekrem İmamoğlu tarafından açıldı. […]
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ve yeni seçilen 11 CHP’li ilçe belediye başkanı Anıtkabir’i ziyaret etti. Aras Anıtkabir […]
Gaziemir Belediyesi’nin 20-23 Nisan tarihlerinde düzenleyeceği 26. Gaziemir Ulusal Çocuk Şenliği halk dansları gösterileri, müzikaller, kortej ve konserlere ev sahipliği […]
Sandıklı Belediye Başkanı Adnan Öztaş, Yeni Arıtma Tesisi ve Akin Göleti hakkında açıklamalarda bulundu. Başkan Adnan Öztaş yaptığı açıklamada […]
Nisan ayı meclisinin ilk oturumunda gündem maddeleri gereğince meclis başkanvekilleri, divan kâtipleri, encümen üyeleri ve komisyonlarda yer alacak meclis üyelerinin […]
Kocaeli Merkezinde bulunan çorbacıda çıkan olay sonrası polis gelmişti. Tartışmanın uzamasıyla olay yerine takviye polis gelmiş, gözaltı sırasında zor […]
DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye ve İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına ilişkin kanun teklifi verdi. İsrail’le […]
Uzay Kampı Türkiye, 17 Nisan’da gerçekleşecek özel bir törenle lansmanını yapacağı Aurora simülatörü ile, çocuklara ve gençlere sunduğu uzay bilimleri […]
Emekli ve doğum yapanlar için ilk adım atıldı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, uygun şartları taşıyan […]
17 Nis 2024 0
Eylül Aşkın Türkiye Haber Portalı’nda hazırlayıp...07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...18 Nis 2024 0
İBB Afet İşleri Dairesi Başkanlığı AKOM verilerine göre, İstanbul’da rüzgarın kuzeyli yönlerden kuvvetlenmesi ile birlikte sıcaklıkların 13-17 derece aralığına gerilemesi […]