Son güncelleme 19 Mart 2024 - 19:15
İnsanın Allah’a kulluktan sonra hakkını gözetmesi gerekenlerin başında ise anne-babası gelmektedir. Zira anne-babalar, insanın dünyaya gelmesine vesile olan, her türlü saygı ve hürmete layık varlıklardır. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, kendisine kulluktan sonra anne-babaya iyilik edilmesini emretmektedir. (İsrâ, 17/23)
İnsan, ayrıca ailesiyle, akraba ve komşularıyla, dost ve arkadaşlarıyla kısaca çevresindeki insanlarla iyi ilişkiler içinde olmalı ve herkesin hak-hukukuna riayet etmelidir. Dinimiz, huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bunun için de kardeşliği, birlik ve beraberliği, iyilik, yardımlaşma ve dayanışmayı emretmiş; kötülüğü, zulüm ve haksızlığı, kin ve düşmanlığı, fitne ve bozgunculuğu da yasaklamıştır.
Dinimiz İslam, insanlar arasında ırk, renk, dil, soy-sop zengin-fakir vb. hiçbir ayrım olmadığını, bütün insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğunu ilan etmiş, her insanın doğuştan gelen haklarının olduğunu bildirmiştir. Bu hakların başında insanın hayat/yaşama hakkı gelmektedir. Bu nedenle dinimizde insan hayatına büyük önem verilmiş, haksız yere adam öldürmek büyük günahlar arasında sayılmıştır. Hatta bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanları öldürmek, bir insanın hayatını kurtarmak da bütün insanları kurtarmak gibi kabul edilmiştir. (Mâide, 5/32) Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) veda hutbesinde; her insanın canının, malının ve namusunun mukaddes olduğunu, her türlü tecavüzden korunduğunu bütün insanlığa ilan etmiştir.
İslam’da insanların canına, şeref ve haysiyetine, namusuna zarar vermek kesin olarak yasaklandığı gibi en önemli insan haklarından olan din ve vicdan hürriyetine dokunulması da yasaklanmıştır. Bir insanın zorla bir şeye inandırılması veya inandığı şeyden vazgeçirilmesi insan haysiyetiyle bağdaşan bir davranış değildir. Bir kimsenin bir dine girmesi için zorlanması kabul edilemez olduğu gibi bir insanın inancını ifade etmesinin, inandığı gibi yaşamasının engellenmesi de en büyük insan hakları ihlalidir.
“Dinde zorlama yoktur”(Bakara, 2/256) ayetinde ifade edildiği üzere kimseye bir dine inanma konusunda baskı yapılamayacağı bildirilmiştir. Ayrıca “müjdeleyici ve uyarıcı” (İsrâ, 17/105) olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.s.)’in görevinin sadece dini tebliğ olduğu, kimseyi dine girme konusunda zorlamaması gerektiği belirtilmiştir. (Bkz. Yûnus, 10/99; Ğaşiye, 88/21-22; Kâf, 50/45 )
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen İslam Dini, Müslümanların güzel ahlâk sahibi olmalarına büyük önem vermiştir. İslam, aynı zamanda karşılıklı anlayışa, hoşgörüye, sevgi ve kardeşlik esasına dayalı bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bu nedenle; insan haklarının ihlali olan zulüm, haksızlık, aldatmak, hile yapmak, haset, yalan, yalancı şahitlik, gıybet/dedi-kodu, çirkin söz söylemek, iftira, cana kıymak, dövmek, sövmek, bencillik, kin, fitne ve fesat çıkarma, bozgunculuk gibi kötü davranışlar kul hakkı kapsamında değerlendirilmiş ve bunlardan sakınılması emredilmiştir.
İslam, bu tür haklara o kadar ehemmiyet vermiştir ki, Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hata ve günahları affettiği halde kul hakkını bunun haricinde tutmuştur. Kul hakkını, zulme uğrayan kulunun iradesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvela hakkını yediği kimseden helallik alması şart koşulmuştur. Böyle davranılmadığı takdirde o günah affedilmez ve ahirete bırakılır. Ahiret ise çok çetin bir gündür. O gün, boynuzsuz koyun bile, kendisine zarar veren boynuzlu koyundan hakkını alacak ve kimsenin hakkı kimsede kalmayacaktır. (Müslim, Birr, 60; Tirmizî, Kıyâmet, 2) [Dr. Murat Kaya, Ebedî Yol Haritası İslam, Erkam Yay. Sh. 411-412]
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Mü’min, insanlarla iyi geçinen, kendisiyle de iyi geçinilen insandır. Başkalarıyla iyi geçinmeyen ve kendisiyle de iyi geçinilemeyen kimsede hayır yoktur” buyurarak, Müslümanın çevresiyle güzel münasebetler kurabilen insan olduğuna dikkat çekmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 400) İnsanlara haksızlık yapan, onlara kötülük eden, maddî-manevî zarar veren birisinin iyi bir Müslüman olduğu elbette düşünülemez. Zira olgun imanın belirtilerinden biri de insanların haklarına saygı duymak, onlara zarar verecek her türlü söz ve davranıştan sakınmaktır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), “Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir” (Buharî, İman, 4-5; Müslim, İman, 65) buyurmuştur.
(Haftaya devam edecek)İnsan, Yüce Yaratıcısına karşı kulluk görevlerini yerine getirmekle mükellef olduğu gibi diğer insanların hatta tüm canlıların haklarını gözetmekle de sorumludur. Çünkü toplum halinde yaşamak, fertlerin birbirlerine karşılıklı olarak hak ve sorumluluklarını da beraberinde getirmektedir.
İnsanın Allah’a kulluktan sonra hakkını gözetmesi gerekenlerin başında ise anne-babası gelmektedir. Zira anne-babalar, insanın dünyaya gelmesine vesile olan, her türlü saygı ve hürmete layık varlıklardır. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, kendisine kulluktan sonra anne-babaya iyilik edilmesini emretmektedir. (İsrâ, 17/23)
İnsan, ayrıca ailesiyle, akraba ve komşularıyla, dost ve arkadaşlarıyla kısaca çevresindeki insanlarla iyi ilişkiler içinde olmalı ve herkesin hak-hukukuna riayet etmelidir. Dinimiz, huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bunun için de kardeşliği, birlik ve beraberliği, iyilik, yardımlaşma ve dayanışmayı emretmiş; kötülüğü, zulüm ve haksızlığı, kin ve düşmanlığı, fitne ve bozgunculuğu da yasaklamıştır.
Dinimiz İslam, insanlar arasında ırk, renk, dil, soy-sop zengin-fakir vb. hiçbir ayrım olmadığını, bütün insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğunu ilan etmiş, her insanın doğuştan gelen haklarının olduğunu bildirmiştir. Bu hakların başında insanın hayat/yaşama hakkı gelmektedir. Bu nedenle dinimizde insan hayatına büyük önem verilmiş, haksız yere adam öldürmek büyük günahlar arasında sayılmıştır. Hatta bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanları öldürmek, bir insanın hayatını kurtarmak da bütün insanları kurtarmak gibi kabul edilmiştir. (Mâide, 5/32) Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) veda hutbesinde; her insanın canının, malının ve namusunun mukaddes olduğunu, her türlü tecavüzden korunduğunu bütün insanlığa ilan etmiştir.
İslam’da insanların canına, şeref ve haysiyetine, namusuna zarar vermek kesin olarak yasaklandığı gibi en önemli insan haklarından olan din ve vicdan hürriyetine dokunulması da yasaklanmıştır. Bir insanın zorla bir şeye inandırılması veya inandığı şeyden vazgeçirilmesi insan haysiyetiyle bağdaşan bir davranış değildir. Bir kimsenin bir dine girmesi için zorlanması kabul edilemez olduğu gibi bir insanın inancını ifade etmesinin, inandığı gibi yaşamasının engellenmesi de en büyük insan hakları ihlalidir.
“Dinde zorlama yoktur”(Bakara, 2/256) ayetinde ifade edildiği üzere kimseye bir dine inanma konusunda baskı yapılamayacağı bildirilmiştir. Ayrıca “müjdeleyici ve uyarıcı” (İsrâ, 17/105) olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.s.)’in görevinin sadece dini tebliğ olduğu, kimseyi dine girme konusunda zorlamaması gerektiği belirtilmiştir. (Bkz. Yûnus, 10/99; Ğaşiye, 88/21-22; Kâf, 50/45 )
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen İslam Dini, Müslümanların güzel ahlâk sahibi olmalarına büyük önem vermiştir. İslam, aynı zamanda karşılıklı anlayışa, hoşgörüye, sevgi ve kardeşlik esasına dayalı bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bu nedenle; insan haklarının ihlali olan zulüm, haksızlık, aldatmak, hile yapmak, haset, yalan, yalancı şahitlik, gıybet/dedi-kodu, çirkin söz söylemek, iftira, cana kıymak, dövmek, sövmek, bencillik, kin, fitne ve fesat çıkarma, bozgunculuk gibi kötü davranışlar kul hakkı kapsamında değerlendirilmiş ve bunlardan sakınılması emredilmiştir.
İslam, bu tür haklara o kadar ehemmiyet vermiştir ki, Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hata ve günahları affettiği halde kul hakkını bunun haricinde tutmuştur. Kul hakkını, zulme uğrayan kulunun iradesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvela hakkını yediği kimseden helallik alması şart koşulmuştur. Böyle davranılmadığı takdirde o günah affedilmez ve ahirete bırakılır. Ahiret ise çok çetin bir gündür. O gün, boynuzsuz koyun bile, kendisine zarar veren boynuzlu koyundan hakkını alacak ve kimsenin hakkı kimsede kalmayacaktır. (Müslim, Birr, 60; Tirmizî, Kıyâmet, 2) [Dr. Murat Kaya, Ebedî Yol Haritası İslam, Erkam Yay. Sh. 411-412]
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Mü’min, insanlarla iyi geçinen, kendisiyle de iyi geçinilen insandır. Başkalarıyla iyi geçinmeyen ve kendisiyle de iyi geçinilemeyen kimsede hayır yoktur” buyurarak, Müslümanın çevresiyle güzel münasebetler kurabilen insan olduğuna dikkat çekmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 400) İnsanlara haksızlık yapan, onlara kötülük eden, maddî-manevî zarar veren birisinin iyi bir Müslüman olduğu elbette düşünülemez. Zira olgun imanın belirtilerinden biri de insanların haklarına saygı duymak, onlara zarar verecek her türlü söz ve davranıştan sakınmaktır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), “Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir” (Buharî, İman, 4-5; Müslim, İman, 65) buyurmuştur.
(Haftaya devam edecek)
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, AK Parti Bursa İl Başkanlığına kayıtlı telefon numarasından Bulgaristan ve Yunanistan göçmeni […]
Ayvalık’ın AKP’li Belediye Başkan adayı Ali Gür’ün kentsel dönüşüm ve rezerv alanlarıyla ilgili yaptığı açıklama, Ayvalık’ta büyük tepkilere neden […]
Gelecek Partisi Bartın Belediye Başkanı Adayı Yasemin Dora Kurtkaya 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklamada bulundu. Başkan adayı Kurtkaya! […]
Suriye’nin Halep şehrinde bir tıp fakültesi kurulmuştur bunun amacı nedir? Vatandaş Hastanelerden Randevu Alamıyor! Yoğun Bakımlarda Yer Yok! MR, Tomografi […]
Rekabet Kurulu 19.10.2023 tarihli toplantısında, Antep fıstığı alımı ve satımı alanında faaliyet gösteren bazı teşebbüslerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması […]
Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi için Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına söz alan Kocaeli Milletvekili […]
Ülkede yaşayan yabancıların ve özellikle müslümanların sorunlarını hiçe sayan siyasi partiler yerine, Türkler tarafından kurulmuş ve tüm yabancıları sahiplenmiş DENK […]
rdeşlerin hizmet yarışına girmelerine teşkilat olarak büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi. BÜYÜK MUTLULUK DUYUYORUZ Mesut Ekrem, şöyle konuştu; 22 yıldır […]
Türkiye’de emeklilik sisteminin çıkmazlarını maddeler halinde sıralayan SGK uzmanı Özgür Erdursun emekli aylığı hesaplama sisteminin değişmesi gerektiğini belirtti. SGK uzmanı […]
Veriye dayalı teknolojiler ile dijital ekonomiyi destekleyen çok sayıda ve çeşitte ürün/hizmet gelişmekte. Kurum tarafından yapılan açıklamada; Ancak […]
07 Kas 2021 0
AK Parti Denizli Milletvekili, TBMM Plan ve...24 Nis 2021 0
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın babası Rüstem Tatar...10 Ara 2020 0
Cumhurbaşkanı Tatar: “Türkiye’nin güçlü...05 Ara 2020 0
—-Birinci Bölümün DEVAMI—-...03 Ara 2020 0
Kıbrıs Gazisi, Emekli Yarbay ve Yazar Atilla Çilingir...07 Mar 2024 0
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Efes Selçuk Belediyesi ve Efes Selçuk Kadın Platformu işbirliğiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Sihirli […]